Bir düş düşün yaşamımızın orta yerlerinde birinde sığınmış,sağanaklaşan yalnızlıklarımıza kelimeler bulmak adına didik didik etiğimiz şiir dolusu ağızlar ,ucuz aşk romanları ve kifayeti soğuk kelimeler,imgelerden çalıntı günlerimiz ....
            Hangi şarkı anlatıyordu bizi bize,düşlerimizi, varoluşumuzu aynadaki silüetimizi…Bizi biz yapmaktan uzaklaştıran düşlerimizle yaşantılarımız arasına set çeken gelgittlerimiz…

           Beynimizin bir yerlerine sığınmış kuytu ışıksız kuyulardan çalıp getirdiğimiz tek temennisi bizi anlatıyor olmasından yada düşsel kıyılarımızın bir yerinden kayaya oturmuş deniz dalgaları gibi büyüyen kuramadığımız öznesiz bazen yüklemsiz cümlelerimiz ve her kgün bizi kemiriyor olmasın korktuğumuz yaşantılarımız..

           Yolculuklarımız hep öteye olmayana olmayacak olana.Yokuşlara ,yokuş yollara.Hiç bahar gelmeyecekmiş gibi ,hiç güneş doğmayacakmış gibi umutlarımızdan vazgeçmenin deliliğine kapılıyoruz.Çizilen her yeni sayfanın,yazılıp atılan her kağıdın, üstü çizilen her kelimenin , karalanan her cümlenin kayıplarında buluyoruz kendimizi. Ayrılıyoruz , ötekileşiyoruz, kalıplara giriyoruz.Üzüyoruz ,üzülüyoruz…. Hayatta güçlü olmanın ötesinde güçsüzlükleriyle uğraşıp kendimizi ,yaşamımızı ve umutlarımızı tüketiyoruz…
            Geçmişin ifşasından türeyen ruhsuz kelimelerin yeniyle olan savaşı , hep sıradanlık yaratan cümlelerimiz gibi hayatımızı sıradanlaştırmakta ..belli ki yetmiyoruz kendimize o yüzden şiirlerden ,romanlardan felsefeden kesitlere bizimmiş gibi saldırıyoruz ve katlediyoruz bizi, kendimizi, olanı..
     Yaşantıların(ın) sıradanlığını cam mekanlardaki gösterişli kıyafetler gibi kendimize yakıştırdığımız müddetçe kaybolacağız kendimize ve bir daha hiç olmayacak gibi yok oluşu seçeceğiz ...
           Noktası olmayan cümlelerin direnişine güzel geleceğine olan inancınıza(mıza) selamlar..